Piyasalarda resesyon ve enflasyon ikilemi

Dün açıklanan ABD enflasyon verisi piyasaları memnun ederken, Fed toplantı tutanakları, resesyon endişelerinin artmasına neden oldu. Bu durum fiyatlamaların karmaşık bir seyir izlemesine yol açtı. ABD’nin mart ayındaki yıllık enflasyonu, yüzde 5 ila yüzde 5.2’lik beklentinin altında kaldı. ÜFE Mart ayında aylık bazda yüzde 0,5 azalırken, yıllık bazda yüzde 2,7 arttı ve beklentilerin altında kaldı. İşsizlik maaşı başvuruları, 8 Nisan ile biten haftada, üç hafta sonra ilk kez artarak 239 bine çıktı. Bu veriler Fed’in faiz kararında belirleyici olduğu için dikkatle takip edildi. Enflasyonun beklentilerin altında kalması, 3 Mayıs’ta Fed’in faiz oranını sabit tutma ihtimalinin artmasına neden oldu. Ancak analistler, verinin yanı sıra, mayıs ayında 25 baz puanlık bir faiz artırımı gelmesi durumunda bile, bu yılki son faiz artırımı olacağına kesin gözüyle bakıldığını ifade ettiler.

Goldman Sachs, önceki haftadan itibaren, mayıs ve haziran aylarında 25 baz puanlık bir faiz artırımı bekliyordu. Ancak, bankanın ekonomistleri, son bilgi notlarında, kredi koşullarındaki sıkılaşma da dikkate alındığında, artık haziran ayında bir artırım beklenmediklerini bildirdi. Bilgi notunda, Fed yetkililerinin mayısta faiz artırımı konusunda bile çekingen olduklarına dikkat çekildi.

Ancak, dün ABD’de, enflasyon verilerinin yanı sıra Fed toplantı tutanakları da açıklandı. Mart ayında 25 baz puanlık artırıma gidilen toplantıya ilişkin tutanaklarda, Fed yetkililerinin daha bu ayki veriler açıklanmadan faiz artırımlarına ara vermeyi değerlendirdiği görüldü. Bu durum, piyasalar açısından ilk anda iyi görünse de, Fed yetkililerini ara vermeyi düşünmeye iten ana nedenin, enflasyondaki düşüş değil, yaşanan bankacılık krizinin tetikleyeceği hafif bir resesyon endişesi olduğu yönündeki haberler, küresel piyasalarda korku yarattı.

Bir cevap yazın